Hülagü Han Ve Moğollar İslam Sahnesinde

  • Konbuyu başlatan 1905
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 34
  • Okuma süresi: 3:20

1905

Executive
Aslan Kral
Katılım
8 Eyl 2024
Mesajlar
2,430
Tepkime puanı
16
Puanları
38
Hülâgü kalabalık ordusu ile geçtiği bütün beldeleri zapt ederek ilerlemişti.


Hülâgü’nün bu seferinin en önemli olayı 20 Aralık 1256 tarihinde ele geçirdiği Alamut Kalesiydi. Alamut İsmaîlîlerin önemli bir merkeziydi. Tuğrul Bey’in 1055 yılında Bağdat’a girmesi ve Büveyhoğulları’nı tasfiye etmesi ile siyaset merkezinden uzaklaşan Şiîlerin illegal bir örgütlenmesiydi Alamut, pek çok defa Müslüman komutanlarca kuşatılmasına rağmen ortadan kaldırılamamıştı.

Bunu şimdi İslam ile hiç alakası olmayan Moğollar ortadan kaldırdı. Bu da Hülâgü’nun seferinin basit bir istiladan çok sistematik bir büyüme politikası olduğunun önemli göstergelerindendi. Hülâgü, sonra coğrafi ve askeri açıdan küçük ruhani açıdan büyük bir güç olan Abbâsî Halifesi’nin sınırlarına dayanmıştı.


Önce karşısına çıkan tüm emir ve sultanlara karşı oldukça sert ve acımasız davranan Hülâgü Han, halifeye karşı abisi Mengü’nün de uyarısıyla daha merhametli ve itibarlı bir teslimiyet çağrısında bulundu. Son Halife olan el-Musta’sım ise makamının ruhani gücü ile geçmiş hadiselerde olduğu gibi bu taarruzu da atlatabileceğini düşünüyordu. Ama işler onun hesapladığı gibi gelişmedi.

Nihayetinde 1258 yılında Hülâgü, Bağdat’a girmiş ve bu kadim şehri tahrip ettiği gibi Abbâsî Halifesi’ni de ortadan kaldırmıştır. Böylelikle yeni bir siyasi dönem başlamış oluyordu. İslam dünyasının bir taraftan siyasi ve ruhani gücü ortadan kalkarken diğer yandan da Hazar Denizi’nin güney sahilleri hariç tüm Yakın-Doğu coğrafyası tek bir siyasi hâkimiyet altında toplanmış oluyordu.

Bu gelişmenin ardından Hülâgü batıya doğru ilerleyişine devam etmiş ve Suriye’ye girmişti. Ancak bu ilerleyişinin son hamleleri olmaktaydı. 1260 yılında Ayn-ı Câlût’ta Moğol orduları Memlûk orduları ile karşılaşmış ve yapılan savaşta Hülâgü’nun ordusu ilk defa ağır bir yenilgiye uğramıştı.

Bu savaş ile Moğol ilerleyişi durmuş batıya daha fazla ilerleme imkânı bulamamıştır. Bu savaştan sonra Memlûk-Moğol çatışmaları uzun yıllar daha devam etti fakat İlhanlılar burada lehlerine bir sonuç alamadılar. Böylelikle İlhanlıların batı sınırının ana hatları bu savaş neticesinde belli oldu. Fırat Nehri iki devlet arasındaki sınırı belirlemiş oluyordu.



Bu aynı zamanda Ön Asya’da XIII. yüzyılın siyasal bloklaşmasını da ortaya koymuş oluyordu. İran-Azerbaycan coğrafyasını kendine merkez olarak belirleyen İlhanlılar ile Mısır’da kurulan Memlûkler bu çağın siyasi rekabetinin taraflarını belirlemiş oluyordu. Rekabetin bir diğer boyutu da kuzeyde Altın Ordu-İlhanlılar arasında yaşanmıştı.


Bugünkü Azerbaycan, İran ve Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş olan İlhanlılar, 80 yıl bu coğrafyanın hakimi oldular. Doğuda kalan Moğollar ise Cengiz’in başlattığı Çin fütuhatını devam ettiriyorlardı. 1260 ile 1294 yıllarında hanlık yapan Kubilay Kağan uzun süren zorlu mücadelelerin sonunda Çin’e hakim olmayı başardı. O, 1260 yılında Pekin’e hakim oldu ve devletinin merkezini Pekin’e taşıdı.

İleri harekâtına devam eden Kubilay, Hind-i Çin ve Japonya’ya hakim olmak için faaliyetlere başladıysa da bunda başarılı olamadı. Kubilay Kağan 1274 Kasımında 900 gemi ve 15000 asker ile Japonya’yı istila girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış bundan sonra bir iki defa daha Japonya üzerine sefer düzenleyen Kubilay 1285 tarihinden sonra amacına ulaşamayacağını anlayıp bu uğraşlarına son vermiştir.
 
Üst Alt