Ruhsal Sağlıkta Aşırı Tanı Problemi

  • Konbuyu başlatan Mezarkabul
  • Başlangıç tarihi
  • Cevaplar 0
  • Görüntüleme 40
  • Okuma süresi: 2:55

Mezarkabul

Moderatör
Elit Aslan
Katılım
9 Eyl 2024
Mesajlar
1,547
Tepkime puanı
8
Puanları
38
Bazı istatistiklere göre ruhsal hastalıklardaki artış endişe verici boyutlara ulaşmış durumdadır. Ancak kimileri, aslında gözlemlenen artışın hastalıklardan değil tanı yöntemlerinin hassasiyetinin değişmesinden kaynaklandığını düşünmektedir. Bu durumun sonucu olarak günümüzde çok sayıda insan, klinik olarak ciddi olmayan rahatsızlıkların tedavisi için tıbbi destek almaktadır.

uzgun-kadin-oturuyor.jpg




Ruhsal sağlık konusunda aşırı tanı adı verilen kavram, aslında bir hastalık olarak sınıflandırılmayacak rahatsızlıklara bu şekilde tanı koyma eğilimine verilen addır. Psikiyatri alanında görülen bu durum sadece hatalı tanıya yol açmakla kalmaz, aynı zamanda ihtiyaç olmadığı halde gereksiz ilaç kullanımını da beraberinde getirir.

Tanı ya da teşhis koyma, çok uzun yıllardan bu yana psikiyatrinin en problemli alanlarından biri olmuştur. Bunun en büyük nedeni, psikiyatri problemlerinde tanı koymanın aşırı derecede subjektif bir konu olmasıdır. Çünkü psikiyatr, yalnızca kendi gözlemlerine ve kimi zaman da doğru sonuçlar vermeyen çeşitli araçlardan aldığı verilere dayanarak bir kişinin belirli bir hastalığının bulunup bulunmadığına karar veren kişidir. Bu şartlar altında da, sık sık hatalar yapılmakta ve aşırı tanı olarak tanımlanan durum ortaya çıkmaktadır.

Diğer taraftan, psikiyatride en sık referans olarak alınan ve kabul edilen yardımcı araç DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı adındaki yayındır. Bu kitap, neredeyse tamamı Amerikalı olan bir grup psikiyatr tarafından hazırlanmış ve bir hastalığın tanımına ve var olup olmadığına oylama yöntemiyle karar verilmiştir. İlk versiyonunda sadece 60 hastalık bulunurken, şu anda 500’den fazla hastalık yer almaktadır.

“Sadece ilaçları bilen ilacı bilemez.”
– José de Letamendi
Anksiyete ve yüzünü kapatan kadın



Ruhsal Sağlıkta Aşırı Tanı Var Mıdır?

Bugüne kadar elde edilen verilerin tamamı ruhsal sağlık alanında aşırı tanının olduğunu göstermektedir. Eğer DSM-5’in en son versiyonunu dikkate alırsak, uzmanlar toplumun %70’inin bir tür ruhsal hastalığa sahip olduğunu ileri sürmektedirler. Yani bu yaklaşıma göre toplumun %70’inin bir tür tedavi görmesi gerekmektedir.

DSM-5’te, uzmanların kendilerinin dahi çok ciddi biçimde sorguladığı çeşitli hastalıklara yer verilmektedir. Örnek olarak “Psikoz Risk Sendromu” adıyla bir başlık bulunmaktadır. Bu sendrom, gelecekte psikoz oluşumu olasılığının yüksek olduğunu haber veren ve antipsikotik ilaç kullanımınıiçeren bir rahatsızlık olarak gösterilmektedir.

Diğer pek çok örnek arasında bir diğeri ise “Disfori İşlevsiz Karakter Bozukluğu” adı verilen problemdir. Basit bir biçimde tanımlamak gerekirse bu rahatsızlık somurtkan, bencil olmak ve empati yapmamak olarak özetlenebilir. Gerçekte sadece olumsuz bir kişilik sergilemekten öteye geçmeyen bu problem için bile ilaç tedavisi önerilmektedir. DSM-5’e göre, eğer bir insan sevdiği bir kişinin ölümü sonrası bir haftadan daha uzun bir süre kendini aşırı derecede üzgün hissederse, o kişiye depresyon tanısı konabilir.
 
Üst Alt