Aslında Kazdağları sınırları içerisinde yer alan
Adatepe ve
Yeşilyurt Köyleri ile Zeus Altarı buradan geçerken mutlaka durup biraz zaman ayırmanız gereken, hem tarihi hem de doğal güzellikleri ile önemli yerler.
İlyada Destanı’na göre mitolojik tanrıların Truva Savaşı’nı İda Dağı’ndan (Kazdağları) yönettiği söyleniyormuş. Ki bugün Dede Tepe üzerinde bulunan Zeus Tapınağı da destanda bahsedilen bu yere karşılık geliyor.
Bir kayadan oyularak oluşturulan merdivenlerle çıkılan tapınakta sarnıç, sunak ve oturma alanları bulunuyor. Aslında küçük bir tapınak olmasına rağmen
Zeus Altarı hem tarihi açıdan değerli hem de muhteşem bir manzarası var.
Adatepe ise İstanbul’dan sıkılarak buraya yerleşmiş, sonrasında kendi imkanları ile köydeki harabeye dönmüş evleri restore ederek sıradışı, sevimli, sıcacık ve orijinal bir köye çevirenlerin kurduğu yerleşim yeri.
Kurduğu diyorum ama aslında Osmanlı’dan beri var olan ancak sihirli bir değnekle bir masal köyüne dönüştürülen bir yer.
İsterseniz burada yer alan butik otellerde konaklayabileceğiniz gibi isterseniz de meydandaki sevimli kır kahvesinde keyifli bir dondurma molası verebilirsiniz.
Zeytin ve çam ağaçları arasında, tarihi taş evler ve daracık sokaklarla dolayı küçük köyleri seviyorsanız bir sonraki durağınız da
Yeşilköy olmalı. Burada da isterseniz konaklayabileceğiniz gibi isterseniz köyde butik otellerden birinde kahvaltı veya öğle yemeğinin tadına bakabilirsiniz.
Bu bölgede son olarak bahsetmek istediğim yer ise Mıhlı Çayı. Eğer şöyle gürül gürül akan bir şelalenin yanında, yemyeşil bir ormanda keyifle oturmak, daha küçük şelalelerle dolu orman yollarında yürüyüş yapmak, tarihi bir taş köprüden geçerek bol bol da fotoğraf çekmek isterseniz gitmeniz gereken yer Mıhlı Çayı